24 Mart 2016 Perşembe

The Wanted 18: "ev, inek, ozgurluk..."

imaj kaynagi: http://www.aljazeera.com/news/2015/11/qa-middle-east-powerful-army-chasing-18-cows-151111094846819.html
Nefis bir belgesel film Wanted 18! Intifada zamani isgal bolgelerindeki mahalle bahcelerinden haberim vardi tarihsel bilgi olarak. Bizzat hikayeyi yapicilarindan dinlemek ozellikle bu sekilde nefisti! - asil "devrim" basit seyler yaparak gundelik hayati istedigin gibi yasamaya curret ettiginde basliyor. Iktidari ve de bilimum kendine her taraftan lider diyenlere asil tehdit o zaman iste! Bir inek, bir dikis makinasi, sokagini supurmeye baslayan doktor en tehlikeliler oluyor. hikaye herseyleriyle israile bagimli filistinlilerin kendi urettikleri sutu icmek istemeleri ile basliyor. kocaman bir mahalle oluyorlar, goz altina alindiklarinda mekani piknik alanina ceviriyorlar, sokaga cikmak yasaklandiginda balkonlarindan devam ediyorlar piknige. sokaklarini temziliyorlar.. ve sonra bu 18 inegin ulusal guvenligi tehdit ettigine karar kiliyor israil.. filmi sabirla dikkatle izlemek lazim. simdilik bu kadarini anlatayim. Ben bunu gezi'ye bizzat katilanlarin, bu isleri bizzat yapalarin aslida en derinden zaten bildigini biliyorum. Insanlar (ve de tum canlilar) liderlerinden fazlasini hakediyor ve yaratabiliyor da. Sadece artik gormek lazim; tarih ve bugun bu orneklerle dolu. Mahalle olmaya baslayarak; o da basit birseyler yapmaya baslayarak oluyor. Ne zaman bu siradanin biriktirdigi guc, liderlerin elind eonlarin cozecegi mesele olmaya; politika, bizden buyuk olan olmaya basliyor iste o zaman kaybediyoruz. hayatlarimiz o kadar birbirine bagli ki. irak, filistin, suriye, israil, misir, turkiye.. sarmala donmus bir politikanin icine girdap gibi cekiliyoruz. cozum bence aslinda cok da zor degil. umut aslinda yeditepeli ogrencilerin birlikte okula gitmeye baslamasi, araba paylasmaya baslamalari, cenazelerde siyasi sorumluluklarin ortakligini hatirlamak kadar basit. yapilacak gercekten cok is var, hem de cok siradan, hic de o kadar agir degil... adada boyleydi mesela en cok copleri toplamaya basladiginizda engellendik; onumuze belediye gorevlileri cikti. herseyi bilen naif olmayan "solcu abi"lerimiz de sinir oluyor ya bu ise birakin devletin sorumlulugu diye. ama iste ortaklikta, o birlikte cop toplarken yarattigin birlikteligin, milyonlar degerindeki gucun, bagimsizligin farkinda degiller. tekrarliyorum o beklenen gun gelmeyecek; o gun bugun gercekten. ve evet biz liderlerimizden daha fazlasini hak ediyoruz. Brezilya'da da durum vahim.. "solcu" iktidar hirsiz, ona kizan alternatif sagci iktidar daha hirsiz. ikisi arasinda mi secim yapsinlar yoksa ordu mu alsin gorevi... hayat bu kadar basit bir denklemle islememeli. brezilya'da yaslilar sokakta 60lardaki ordu iktidarini hatirlayanlar.. secenekleri ne? secenegimiz ne? deneyim biriktirmek lazim; alanlar yaratmak lazim; mahaleleri, sokaklari, parklari, koyleri parca parca geri almak lazim. ne istiyoruz? nasil yasamak istiyoruz... iyi film. bence guzel cevaplar da var... bi de su var.. film multeci kampinda dogan bir cocugun bilmedigi, sadece hikayelerini dinledigi bir ulkeye dair bir hikaye anlatmaya baslamasiyla aciliyor. karnima kocaman bir yumruk yemis gibi hissettim ilk acilis repliginde. benim ulkemde 200 binden fazla yeni dogmus benzer hikayeler anlatacak cocuk var. ayni yumrugu 2011'de Bahreyn: Karanlıkta Çığlık Atmak belgeselini izlerken hissetmistim. istanbul da bunlari gorecek diye agladigimi hatirliyorum arkadaslarimi dusunerek. ve sonra 2013'te sokaktaydik. ve guzeldi tanimadigimiz arkadaslarimizi kaybetsek de. tanimadigim bircok arkadasim su an multeci kamplarinda cocuk doguruyor. bir yandan cok derin bir aci hissediyorum ama biliyorum multecilik yilginlik degil. ve belki hayatlarimiza ortak bir umut getirecek; birlikte yuruyoruz bu yolu. kurtlerinse yilmayacagini zaten biliyoruz, ben sadece, sadece kendimizin yonettigi hayatlarimizda yollarimiz ayrilmaz birlikte kirli ulusal copluklerimize gomulmeyiz diye umuyorum. israil devleti vatandasi kadar endiseliyim; utanmak istemiyorum, kaybolmak istemiyorum. kendi istedigimiz hayati kuralim artik, gobek baglarimizin birbirine bagli oldugunu unutmadan. evsizlik yreten bu politik makina icinde ev sahipligi siyaseti de tam bu bagdan dolayi tehlikeli; ev sadece bizim sahip oldugumuz ya da aslen ait oldugumuz yerden cok birlikte paylastigimiz, birlikte bir vicdan urettigimiz yer...

Fragman bu linkte
Film'i buradan izlemek mumkun

17 Mart 2016 Perşembe

birlikte eriyoruz

"melting men"



azevedo'nun eriyen adamlari bazen birinci dunya savasinin bazen iklim degisikliginin aniti olarak farkli kentlerde beliriyor ve eriyor. ayni etki aslinda - insanlik kendini  ozu olarak gordugu her ne ise ondan ibaret var edecek diye actigi savaslarda kendini boguyor. dahil ol(a)madigimiz her siyasi surec baskalarinin savaslairnda araclasmis bedenlerimizi coplestiriyor.. aslinda birlikte eriyoruz..

sanatcinin sitesi: http://neleazevedo.com.br/
isin videolarindan: https://vimeo.com/155694274
baska bir performansi: https://vimeo.com/139407469

ankara'da bir cenaze; bize ne anlatiyor?
kaynak: http://www.evrensel.net/haber/274981/cenazelerde-hukumete-ofke-basbakanlik-celengi-ters-cevrildi
aciya ragmen dili ben ve hepimiz icin kurmak.. sadece benin acisindan ote gecmisin ve gelecegin, ben ve cogulun ayni anda vicdani olabilmek hicbirini yoksaymadan... nufus cuzdanlarimiz devlet madurlari dernegi uyelik karti gibi; diline dahil olmadigimiz her politik surec ustumuze cokuyor.

biz sokakta kendi gundemimizi insa etmeyi ogrendik. ogrendiklerimize tutunmak zorundayiz; mukemmel bir birliktelik, mukemmel bir cozum yok. deneylerimizi ustuste koyup tekrar tekrar deneyim biriktirmek gerek. siyaseti baskalari bizim yerimize yapmamali. meydan filminden aklimda kalan en carpici repliklerden biri aciyla itiraf edilen su satirlardi yaklasik olarak - "sanki sinav kagidinda tum sorulari eksiksiz cevaplamis ama ustune adimizi yazmayi unutmus gibiydik" - bizim hikayemizde de sanki adlarimizi bangir bangir bagiriyoruz ama kagida ne yazacagimizi bilmiyoruz. nasil bir hayat yasamak istiyoruz. baskalarinin o kagidi bizim yerimize doldurmasina fazla alistik. deneyimimiz yok birlikte bir hayat nasil kurulur; bedenlerimiz cahil.. birileri yonetip durmus bu hayalin detaylarini. su kagida sadece buyukharfle ismimizi yazmanin otesinde kendi ortaklik deneyimlerimizle, alanlari kendi siyasi taleplerimizle doldurmanin vakti bugun degil mi?